8 saat çalışma günü büyük bir hata olabilir

s Rick T Cartman / Mynet Haber Günde ortalama 9 saatimizi ofiste, dükkanda, her nerede çalışıyorsak orada geçiriyoruz… Öğle araları verilen birer saatlik yemek molaları ilaç gibi gelse de her akşam eve başımız ve ayaklarımız şişmiş, ara sıra patronumuzdan laf yemiş biçimde dönüyoruz… Kendimize, ailemize ayıracak vakti bir şekilde bulsak da hiçbir zaman yeterli olmuyor, […]

s

Rick T Cartman / Mynet Haber

Günde ortalama 9 saatimizi te, dükkanda, her nerede çalışıyorsak orada geçiriyoruz…

Öğle araları verilen birer saatlik yemek molaları ilaç gibi gelse de her akşam eve başımız ve ayaklarımız şişmiş, ara sıra patronumuzdan laf yemiş biçimde dönüyoruz… Kendimize, ailemize ayıracak vakti bir şekilde bulsak da hiçbir zaman yeterli olmuyor, “Sabah işe geç kalmayalım!” stresiyle uykuya dalıyoruz.

Üzücü kısmını önden söyleyelim: İstisnalar dışında (ki onlara da değineceğiz) tüm dünyadaki standart böyle. Örneğin, ABD vatandaşlarının günlük çalışma ortalamaları 8,8 saat. Peki bu durum ne kadar verimli, günde 8-9 saat çalışma limiti bilimsel araştırmalara mı dayanıyor, daha iyi bir sistem mümkün mü?

Bu klasik çalışma saatlerinden sıkılanlar için bir yazı hazırladık. Patronunuzu hayatta ikna edemeyeceğiniz tarihsel ve bilimsel gerçeklere başlayalım:

İlk sorunun yanıtı: Hayır, çalışma saatleri her zaman böyle değildi.

Tarih öncesi çağlarda insanların avcılık & toplayıcılıkla yaşamlarına devam ettiklerini biliyoruz. Günlük düzenli çalışma saatleri olmadan, aç kalmamanın bir gerekliliği olarak çalışmak… Bu durumun bir sonraki aşama çiftçilikte de pek değiştiğini söyleyemeyiz; belirli çalışma saatleri olmadan herkesin kendi çıkarları ve kararları doğrultusunda işini yaptığı, ortalıkta pek de patrona rastlanmayan yüzyıllardan bahsediyoruz. Hattâ New York Barusch Koleji’nde öğretim görevlisi olan Randolph Trumbach’ın araştırmaları gösteriyor ki, 17. yüzyılda dahi İngilizler günlerini arkadaş ziyaretleri, avlanma, kiliseye gitmek gibi rastgele bir takvimle geçiriyorlardı.

‘Düzenli çalışma saatleri’ kavramının icadı için insanların kendi kendilerinin patronu olmadığı, başka insanların çıkarları için topluca çalıştıkları bir sisteme ihtiyaç vardı ki; Sanayi Devrimi çıktı ortaya. Fabrikaların açılması insanlığın ‘düzenli çalışma saatleri’ ile tanışmasını sağladı.

Diğer soruyu da yanıtlayalım: Hayır, bu çalışma süresi hiçbir bilimsel gerçekliğe dayanmıyor.

Düzenli çalışma saatlerinin Sanayi Devrimi ile ortaya çıktığını söylemiştik, şunu da ekleyelim: İşçileri gaddarca çalıştırma seviyesi, Sanayi Devrimi esnasında günde 14 saate kadar yükselmişti! Bu noktada aktivist Robert Owens ve ünlü kampanyası devreye girdi:

“8 Saat İş, 8 Saat Kafa Dinleme, 8 Saat İstirahat”

Robert Owens’ın bu kampanyası, 1914’te Henry Ford’un Ford fabrikalarında bu zaman dilimlerine riayet etmesi ile ünlü oldu. Evet; Henry Ford çalışma süresini 14 saatten 8 saate düşürerek performansı, doğal olarak da kârını arttırdı. Böylelikle tüm dünya 1914’ten itibaren günde 8 saat ortalamayı standart olarak belirledi.

Olay aynı okuduğunuz gibi. Tüm dünya tam 102 yıldır Robert Owens’ın günü üçe bölme fikriyle ortaya çıkan, Henry Ford sayesinde parlayan; en ufak bir performans araştırmasına dayanmayan, insan sağlığına etkileri kontrol edilmeyen bir sistemi uyguluyor.

Çözüm?

2015 yılında Science Alert’a konu olan ve 600 bin insan üzerinde yapılan bir araştırma gösteriyor ki; haftada 55 saat ortalamayla çalışan insanların kalp krizi riski, 35 saat ortalamayla çalışanlara göre %33 daha fazla. Yani günde 7 saat, haftada 5 günden fazla çalıştığınız her saatte kalp krizine daha çok yaklaşıyorsunuz.

Hiç çalışmamak da olmuyor; başka bir araştırma gösteriyor ki işsiz ABD vatandaşları, çalışanlara nazaran depresyon ve diğer psikolojik sorunları 2 kat daha fazla yaşıyor… Yine başka başka araştırmalardan da, insanlık genelinin çalıştığı işten ve çalışma saatlerinden mutsuz olduğunu öğreniyoruz.

Yani çalışsak da çalışmasak da sürekli bir mutsuzluk, sürekli bir sağlık riski noktasındayız.

Boston College’da psikoloji profesörlüğü yapan Peter Gray’e göre, tüm sistemin baştan aşağı yenilenmesi lazım.

Küçük yaşlarda öğretilen derslerin “Oyun vaktine ara vermek” ve “Çalışma hayatına hazırlamak” gibi etiketlere sahip olmaması lazım. Bunun yerine derslerde çocukların sıkılmadığı, yaşlarına uygun bir eğlenceyle gerçek hayata hazırlanabildikleri bir eğitim sistemi yaratmalıyız. Peter Gray’e göre bunun bir yolu da çocukları birer işçi yerine birer lider olarak hayata hazırlamak; yani felsefe ve retorik derslerini önceliklendirmek.

Peter Gray’in bir diğer önerisi; insanlığın serbest çalışma saatlerine geri dönmesi. Böylelikle insanlar kendi aktivitlerini yaratabilme becerilerini kaybetmeyecekler, aileleri ve arkadaşları ile daha fazla vakit geçirebilecekler, tam olmayacak belki ama insanlığın bundan 10 bin yıl önceki huzuruna biraz olsun yaklaşabilecekler.

Tabii profesörün bu önerileri biraz rüya gibi şimdilik… Ancak daha pratik çözümler de yok değil, hattâ dünyanın çeşitli yerlerinde uygulanmaya başladı bile!

Örneğin İsveç’te insanlar günde 6 saat çalışıyorlar!

Şaka değil, 2015 yılında İsveç standart çalışma saatini günde 8 saatten 6 saate indirdi! Dünyanın en önde gelen şirketleri Google ve Microsoft ise çalışma saatlerini çalışana bırakan bir taktik benimsemiş durumda…

İsveç vatandaşlarının hayat kalitesi, Google ve Microsoft’un da kimselere kaptırmadıkları liderlikleri gün gibi ortada. Bakalım Türkiye’de bu konuda ilk aksiyonu hangi şirket alacak 🙂

Kaynaklar: theatlantic.com, wikipedia.org, thegrowthlist.com, gallup.com, bbc.com, sciencealert.com

Exit mobile version