Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BABACAN HALKIN SORUNLARINI DİNLEDİ

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Şahinbey ve Şehitkamil ilçe kongrelerine katılmak üzere Gaziantep’e geldi. Babacan, Gaziantep’te kongrelerin dışında bazı gezi ve ziyaretlere katıldı.

Deva Partisi Genel Başkanı

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcıları, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeleri ve geniş bir heyetle birlikte Gaziantep’e gelen Genel Başkan Ali Babacan, havaalanında partililer tarafından coşkuyla karşılandı. Şahinbey ve Şehitkamil Kongreleri için Gaziantep’e gelen Babacan şehirde önemli görüşmelere imza attı. Babacan, partisinin ilçe kongrelerinde yaptığı konuşmada ise hükümeti eleştirdi.

KONGREDE BÜYÜK COŞKU YAŞANDI

Deva Partisi genel Başkanı Ali Babacan, güne partililerle birlikte sohbet toplantısında başladı. Partisinin Şahinbey ve Şehitkamil ilçe kongrelerine katılan Babacan burada coşkulu kalabalık tarafından karşılandı. Gerçekleştirilen kongrelerde Deva Partisi Şahinbey İlçe Başkanlığına barış Bayhan, Şehitkamil İlçe Başkanlığına ise Murat Demirtaş seçildi. Yaptığı konuşmada hükümeti eleştiri yağmuruna tutan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretini ve Türkiye’nin Afganistan’daki askeri varlığını eleştirdi.
“Karar verin; çözüm süreci adli bir vaka mı yoksa başarısızlığı üzen bir tecrübe mi” şeklinde sözlerine başlayan Babacan açıklamasını şu şekilde sürdürdü;
“Diyarbakır’a gelince sahip çıktığı çözüm sürecinin, kendi bilgisi dahilinde yapılan pek çok detayı, bugün bazı davalarda suçlama konusu. Bunu bilmiyor mu? Ama artık bir karar vermeli: Çözüm süreci yargılama konusu olan adli bir vaka mı, yoksa başarısız olduğu için üzüldüğü bir tecrübe mi? Çözüm sürecini Ankara’da başka, Diyarbakır’da başka değerlendiremezsiniz. ‘Çözüm sürecini biz başlattık, sürecin bazı partnerlerini de cezaevine koyduk’ mu demek istiyor? Çözüm ortaklarının hapiste olduğu bir dönemde, çözüm süreci sayesinde bazıları hapse giderken, yine çözüm süreci sayesinde şu anda Cumhurbaşkanlığı Sarayında olduğunu unutmaması gerekiyor. Biz geçmişten ders çıkarmasını bilen bir siyasi hareketiz. Çözüm süreci iyi niyetli bir girişimdi. Ancak Kürtlerin doğuştan sahip oldukları haklarının tanınmasının bir pazarlık konusu yapılması, al-ver konusu yapılması bir hataydı. Bizler; vatandaşlarımızın analarından emdikleri ak süt kadar helal olan bütün hakları koşulsuz, pazarlıksız, müzakeresiz derhal tanıyacağız. Geçmişte yaşanan hiçbir acıya kör, hiçbir feryada sağır kalmayacağız. Bu acıların bir daha yaşanmaması için elimizden geleni yapacağız.”

“Hangi sözünüzün arkasındasınız?”

“2005’te ne dediysem arkasındayım’ diyor. 2005’te ne dediğini hatırlatayım ama örneğin 2015’te, 2019’da, 2020’de ne dediğini de bir hatırlayalım. 2005’te ‘Kürt sorunu benim de sorunumdur’ demişti. Hatırlatayım, 2015’te ne dedi: ‘Varsa yoksa Kürt sorunu. Kardeşim, ne Kürt sorunu ya?’. 2019’da ise ülkemizin vatandaşı olan Kürtlere ‘Kürdistan’a defolun’ dedi. Daha yeni, 2020’de ‘Kürt sorunu yok’ diye de tekrarladı. Sayın Erdoğan, siz hangi sözünüzün arkasındasınız?” şeklinde sözlerini sürdüren Babacan sözlerine daha sonra şu şekilde devam etti;

“İki buçuk senedir adım atmadığı Diyarbakır ne hikmetse aklına geldi.  Tabii sokaklarda DEVA rüzgârı var, telaş başlamış. Sözüm ona milleti dinlemeye Diyarbakır’a geldiğini söylüyor ama sürekli kendisi konuşmuş. Çözüm sürecini başlattığıyla ve bitiren taraf olmadığıyla övünmeye başlamış. Küçük ortak çözüm süreci için ‘ihanet’ demişti ama Erdoğan nasılsa ‘Diyarbakır’da konuşulan Diyarbakır’da kalır’ diye düşündüğünden olsa gerek, rahat rahat konuşmuş. Sayın Erdoğan Diyarbakır’a küçük ortağını, Sayın Bahçeli’yi niçin götürmemiş, niye beraber görüntü vermemiş acaba? Sayın Erdoğan’a soruyorum; Afganistan’daki askeri varlığımızın Türkiye’ye ne faydası olacak? Bu kararları milletimize sordunuz mu? Dışarıda asker bulundurmanın meşruiyeti TBMM, uluslararası meşruiyeti ise BM Güvenlik Konseyi kararıyla sağlanır. Ortada BM’nin, TBMM’nin bir kararı yok. Allah korusun, bir ana kuzusu Afganistan’da şehit düşerse, ‘Bunu ailesine nasıl anlatırım’ diye acaba Sayın Cumhurbaşkanı düşündü mü? Çıkış planı ne? Afganistan’la ilgili strateji, hedef ne? Güvenlik unsurlarınızı başka ülkelerde bulundurursanız stratejik hedefi olur. Hangi şartlar yerine geldiğinde oradan çıkacaksınız? Bu planı bilmek milletimizin hakkı.”