BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin, aynı hezeyanla kız çocukları için müstakil okullar açılmasını desteklediğini beyanı ve bu açıklamaları referans alan Ayasofya Camii’nin eski Baş İmamı Mehmet Boynukalın’ın laikliği hedef alarak “kaldırılması gerekir” sözleri, aynı amaca hizmet eden Cumhuriyet karşıtı gerici düşüncenin ikrarıdır.

21 yıllık AKP iktidarları süresince eğitim sistemi defalarca değiştirilerek adeta bir yap boz tahtasına dönüştürülmüş, taraf olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkılarak tüm kadınlar savunmasız ve güvencesiz bırakılmak istenmiş ve iktidarın oy deposu olarak gördüğü tarikatların ve cemaatlerinde dipsiz karanlığında istismar edilen çocuklara göz yumulmuş ve ‘siyaset üstü’ bir konu olarak yaklaşılmıştır.

Çiçeği burnundaki Milli Eğitim Bakanının asli görevi, aileleri tarafından okula gönderilmeyen kız çocuklarının aileleri hakkında soruşturmaların yapılması, kız çocuklarının okula gitmelerinin sağlanması ve buna dönük uygulamaların gerçekleştirilmesidir. Ancak Yusuf Tekin’in aklına ilk olarak erkek ve kız çocuklarının ayrı okullarda okuması gerektiği, ayrı kız okulları kurulması gerektiği gelmişse bunun sebebi laiklik karşıtı olduğu gerçeğidir.

Her geçen gün artan derin yoksulluk, kız çocuklarının ev içinde ve dışında çalıştırılması ve zorla evlendirilmeleri sebebiyle yüz binlerce kız çocuğu okula gönderilemiyor. Eğitim Reformu Girişimi’nin paylaştığı 2021-2022 eğitim-öğretim yılı verilerine göre zorunlu eğitim çağında olan 6-17 yaş grubunda, yaklaşık 570 bin 293 çocuk eğitim dışında. Aynı yaş grubunda eğitim dışında olan kız çocuk sayısı ise yaklaşık 289 bin 502’dir. Aynı şekilde araştırmalar, kız çocukların eğitim dışına çıkış nedenleri arasında çocuk yaşta ve zorla evliliklere işaret ediyor. TÜİK verilerine göre, 2021’de gerçekleşen resmi evliliklerin yüzde 2.3’ünde 16- 17 yaş grubundaki kız çocuklar evlendirildi, bu oran aynı yaş grubundaki oğlanlar için yüzde 0.1’dir.

Öte yandan, Anayasa’mıza (md. 42/3) göre de Türkiye’de millî eğitim, bazı ilkelerle çerçevelenmiştir:

“Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.”

Ve bu ilkeler Millî Eğitim Temel Kanunu’nda genellik, eşitlik, süreklilik, yaygınlık, laiklik, bilimsellik, planlılık ve tabii ki karmalık gibi ögelerle somutlaştırılmıştır.

Hal böyleyken, gelinen nokta itibariyle Cumhuriyetin kazanımlarıyla derdi olan AKP hükümetinin gizli bir ajandası olduğu aşikardır.

Ancak şu iyi bilinmelidir ki, Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emaneti olan temel ilkeleri kırmızı çizgimizdir. Ve bu değerler ışığında laik ve bilimsel eğitimi savunarak, aydınlık yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza sahip çıkmak adına ilerici mücadelemizi sonuna dek sürdüreceğiz.