Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Mavi Canlı, Kurban Bayramı’nda, et tüketiminin artışıyla birlikte şekerli besinlerin tüketiminde de arttığını söyledi.
Kurban Bayramı sürecinde şişmanlık, kalp-damar hastalığı, diyabet, hipertansiyon, mide rahatsızlığı ve benzeri kronik rahatsızlığı olan bireylerin beslenmelerine özellikle özen göstermesi gerektiğine dikkati çeken Gülen Mavi Canlı, “Bu hastalığı olanların, et ürünlerinde aşırı yağlı etler yerine, az yağlı etleri tercih etmeleri gerekmektedir” dedi.
Etlerin bütün olarak değil, küçük parçalara bölünerek, yağlı kağıda veya buzdolabı poşetine sarılarak derin dondurucuda muhafaza edilmesi gerektiğinin altını çizen Gülen Mavi Canlı, bu şekilde hazırlanan etlerin, buzlukta (-2 derece) birkaç hafta, derin dondurucuda ise (-18 derece) daha uzun süre ile saklanabileceğini kaydetti.
“Etler yemek içinde tamamen kullanılacak şekilde parçalara ayrılarak buzluğa konulmalı, çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalı. Derin dondurucuda saklanan eti çözdürürken oda ısısında değil, buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesi beklenmelidir” diyen Gülen Mavi Canlı, hamurlu tatlılar yerine ise, sütlü ve meyve içeren tatlıların tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
Kurban eti tüketilirken etin niteliği yanında nasıl pişirileceği, ne kadar tüketileceği ve hangi besinlerle birlikte tüketilmesi gerektiğinin de önem taşıdığına işaret eden Gülen Mavi Canlı, şu uyarılarda bulundu:
“Alınması gereken önlemlerin herkes için geçerli olduğu unutulmayıp Kurban Bayramı’nda da sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine, yiyecek seçimine, porsiyon kontrolüne ve besin gruplarının dengeli dağılımına özen gösterilmeli. Bu bakımdan kurban etinin ne miktarda, nasıl ve ne ile birlikte tüketileceğini bilmek, sağlıklı saklama, hazırlama ve pişirme yöntemlerini uygulamak hastalıklı insanlar kadar, sağlıklı bireyler için de önemlidir.”
Etin, iyi kalite proteinin yanı sıra yağ, demir, çinko, fosfor, magnezyum gibi mineraller özellikle B12, B6, B1 ve A Vitaminleri de içerdiğini anımsatan Gülen Mavi Canlı, şöyle devam etti:
“Ancak etin içeriğinde bulunan yüksek oranda doymuş yağlar kan kolesterol düzeyini yükseltir ve koroner arter hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Bir yetişkin için tüketilmesi gereken günlük et miktarı yaklaşık 90-120 gram olup bu miktarın aşılmaması gerekmektedir. Bu bakımdan bayram sürecinde etin tüketilen miktarında olağandışı artış olmamasına dikkat edilmelidir.”
ET NELERLE YENİLMELİ?
Gülen Mavi Canlı, et ve et ürünlerinin özellikle C ve E Vitamini içermediği için sebzelerle birlikte tüketilerek, etin içindeki demirin emiliminin arttırılmasını sağladığına vurgu yaptı.
Tahılların, B1, B6, B2 vitaminleri, amino asitler, doğal lifler ve yağ asitleri, magnezyum, çinko, potasyum gibi önemli mineralleri içerdiğinden ekmek, pilav, börek ve çorba gibi besinlerin et birlikte uygun miktarda alınmasının gerekliliğine değinen Gülen Mavi Canlı, “Süt ve ürünleri, protein, kalsiyum, fosfor, B2 ve B12 vitamini olmak üzere birçok besin öğesinden zengin olduğu için yoğurt, cacık, ayran gibi süt ve süt ürünleri de etle birlikte alınması geren besin öğelerindendir” diye konuştu.
“Mide ve bağırsak rahatsızlıkları olan bireyler etleri hemen değil, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra tüketmelidir” diyen Gülen Mavi Canlı, şu önerilerde bulundu:
“Et ile yapılan yemekler kendi yağı ile pişirilmeli, ilave yağ eklenmemelidir. Etin kızartılması ve ızgarada pişirilmesi, kanserojen maddelerin oluşmasına ve B1, B12, folikasit gibi vitaminlerin kaybına sebep olmaktadır. Eti ızgaraya fazla yaklaştırarak pişirmek, etin dış yüzeyin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak, besin öğesi kaybını artırmaktadır. Bu nedenle pişirme yöntemi olarak kızartma ve çok yüksek ısıda pişirme yerine haşlama ve ızgara yöntemleri kullanılmalıdır.”