s
Selim Gerçeker / Mynet Haber
İnsanlar sürekli uyuşturucu maddelerin bağımlılık yaptığını ve bunun bize büyük zararlar verdiğini söylerler. Hemen bunu söyledikten sonra da akıllı telefonlarına dalıp Sümeyya ablasının paylaştığı videoyu beğenip yorum yazarak kendilerini bir süre akıllı telefonlarının uygulamalarına kaptırırlar. Elbette bağımlılık yaratan maddeler zararlıdır fakat yanı başımızda bizi bağımlı yapan akıllı telefonları yok saymak bağımlılık konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığımızın gçstergesinden başka bir şey değil.
Çağımızın en büyük bağımlılıklarından biri akıllı telefon bağımlılığı. Ergen ve genç yaştaki çocukları esir almasının yanı sıra erişkin ve yaşlı nüfusu da etkisi altına alıyor. Uyumadan önce, uyanır uyanmaz, tuvaletteyken, araba kullanırken, dışarıda arkadaşlarımızlayken ve hayatımızın birçok yerinde…
Akıllı telefon bağımlılığında açık ara öndeyiz
Teknoyo’da yer alan habere göre Türkiye telefon bağımlılığında açık ara önde. Uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte’un yayınladığı raporda Türkiye’deki kullanıcılar günde ortalama 71 kez, yani yaklaşık her 15 dakikada bir cep telefonu ekranına bakıyor.
Aynı şirket tarafından 2011 yılından bu yana yapılan “Global Mobil Kullanıcı Araştırması”nın 2015 sonuçlarında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 30 ülkeden 49 bin katılımcıyla gerçekleştirilen araştırma, mobil cihaz kullanımının geldiği nokta hakkında bize veriler sunuyor.
Verilere göre Türkiye’den 18-50 yaş arası 1000 kişinin katılımıyla ortaya çıkan sonuçlarda Türkiye akıllı telefon bağımlılığı en yüksek ülke olarak dikkat çekiyor. Türkiye’deki kullanıcılar günde ortalama 71,7 kez cep telefonunu kontrol ediyor, bu da yaklaşık 15 dakikada bir ekran yüzü gördüğümüz anlamına geliyor (ortalama 7 saatlik uyku dışındaki zamana göre).
Türkiye’deki bu oran; Rusya, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin neredeyse iki katına denk geliyor. Akıllı telefon bağımlısı olarak nitelendirilebilecek kesim, Türkiye’de mobil kullanıcıların yüzde 22’sini oluşturuyor. Yani her 5 kişiden biri telefon bağımlısı.
Yanı başımızdalar, onlarsız yapamıyor onlar olmayınca sanki hayat damarlarımızdan biri kesilmiş gibi çılgına dönüyoruz.
Peki bunun bizlere hiç mi zararı yok? Çoğu insanın sürekli çevrimiçi ve erişilebilir olmasını sağlayan akıllı telefonlar bizlere zarar vermiyor mu?
Elbette veriyor!
Yatmadan önce telefonunuzu kullanmak beyninizi ve vücudunuzu etkliliyor
Yeşilist’de yer alan habere göre gece uyumadan önce sosyal ağlarınızı kontrol etmek için açtığımız telefonumuzun ışığı bizleri rahatsız ediyor.
Nasıl mı?
Telefonların yaydığı beyaz ışık temelde güneşin yaydığı ışıklar ile aynı dalgada olduğundan beynimiz gece saatlerini hala gündüz gibi algılıyor ve akıllı telefonlara bakmamız bir anda uyanmamızın sebebi oluyor.
Bu beyaz ışık, beynimizin uykuya hazır olduğunu vücudumuza haber vermesini sağlayan melatonin salgılanmasını engelleyerek, uykuya dalmamıza izin vermiyor. Bilim insanlarının bu konuda yapıtğı araştırmalar Melanopsin ismindeki görme sinirinin keşfedilmesine yol açtı. Göz bebeğinin sinir düğümlerinin içinde keşfedilen bu sinirler, beyaz ışığa duyarlı olmamızın sebebi.
Akıllı telefonlardan yayılan beyaz ışığın bize etkileri Tech Insider’ın hazırladığı ve Yeşilist’in Türkçeleştirdiği görselde net şekilde görülebiliyor.
Bağımlılık stres yaratıyor
BBC’de yer alan bir başka habere göre telefon bağımlılığı stres de yaratıyor.
Girdiğimiz herhangi bir ortamda internet yoksa ya da çekmiyorsa ister istemez içten içe deliriyoruz. Telefonunuzun şarjı azalmışsa huysuzlanıyor işlerin ters gideceği endişesi taşıyoruz.
Bunların hepsi, cep telefonu bağımlılığının yarattığı sürekli erişilebilir olma stresinin tipik işaretleri olara değerlendiriliyor.
Akıllı telefonlar birçoğumuz için kapanıp rahatlamamıza ve kendi pillerimizi şarj etmemize izin vermeyen, ceplerimizin tiranları haline dönüşüverdi. Haliyle birçok gözlemci de, bu sendromdan giderek daha fazla kaygı duymaya başlayarak araştırmalara yöneldi.
BBC’ye açıklamalarda bulunan Coventry Üniversitesi Psikoloji, Davranış ve Başarı Araştırma Merkezi‘nde görevli endüstriyel psikolog Dr. Christine Grant, “Sürekli erişilebilir olma kültürünün olumsuz etkileri, zihninizin hiçbir zaman dinlenememesi, vücudunuza toparlanması için zaman ayırmamanız, dolayısıyla da sürekli stresli olma halidir” diyor ve ekliyor:
“Ne kadar yorgun ve stresli olursak, o kadar da hata yaparız. Fiziksel ve zihinsel sağlığımız zarar görür”
Evet, hayatımızı kurtaran ve kolaylaştıran teknolojiyi mantıklı ve dozajında kullanmak yerine bağımlısı, hatta onun kölesi oluyoruz. Bu kölelik özellikle bizlere ruhsal anlamda biz fark etmeden büyük zararlar veriyor. Cem Yılmaz‘ın bir gösterisinde dediği ve dalga geçtiği ‘Şarjını benim taktığım alet beni nasıl ele geçirecek?’ cümlesi galiba gerçek oluyor. Şarja taktığımız aletler sahibimiz oldu ve onlara bir anda kafamızdan uydurduğumuz ihtiyaçlarımız yüzünden bağımlı olduk. Şarj da bağımlı olduğumuz bu gücü besleme şeklimiz.
Son olarak Steve Cutts’un akıllı telefon ve sosyal medya bağımlılığı hakkında hazırladığı tasarımlara göz gezdirelim…
Daha fazlası için buraya.