Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Üroloji Uzmanı Op. Dr. Akın Karagözoğlu Enürezis (gece idrar kaçırma) hakkında bilgi verdi.
Çocuk Üroloji Uzmanı Op.Dr. Akın Karagözoğlu : ‘’Beş yaşından sonra çocuğun uykuda yatağını ıslatması olarak tanımlanan Enürezis Nokturna (gece idrar kaçırma); Üç yaşındaki çocukların % 30’u yatağını ıslatırken, 6 yaşında bu durum % 10’lara, 12 yaşında % 3’lere kadar geriler. Sıklıkla aile hikâyesi olan, yani ailenin başka bireylerini de etkileyen bu durumun erkeklerde görülme oranı daha fazladır. Erkek çocuklarda tuvalet eğitimi kızlara göre daha geç oluşur. Tuvalet eğitimine başlamak için kesin bir yaş söylemek yerine çocuğun hazır olduğuna dair bazı işaretleri beklemek daha uygun olacaktır. Gece kuruluğu ise, çok sonra oluşur ve sıklıkla 3 ile 5 yaş arası tamamlanır. Bu durumun 5 yaşından sonra devam etmesi durumunda gece altını ıslatma bir sorun olarak kabul edilmelidir. Gece alt ıslatmada, gece oluşan idrar miktarının fazla olması, uyanma ile ilgili sorunlar ve gündüz belirtilerinin eşlik ettiği işeme bozukluğu olmak üzere üç kısımda incelenir. Genellikle gece oluşan idrar miktarı gündüz idrar miktarının yarısı kadardır. Bunu gece salgılanan ve vücutta su tutulmasına yardımcı olarak idrarı azaltan bir hormon sağlamaktadır. Eğer bu hormonun salınma ritminde bir problem varsa, gece oluşan idrar miktarı çocuğun mesane kapasitesinden fazla olur ve gece alt ıslatmaları oluşur. Gece mesanenin dolduğu sırada olan uyanma zorluğu da nedenler arasındadır. Sıklıkla gece ıslatmaları bu iki durumun birlikteliği ile oluşur. İdrar depolandığı sürece normalde mesane kasının gevşek olması ve işeme anında ise verimli bir şekilde kasılarak mesaneyi boşaltabilmesi gerekir. İşeme bozukluğu gibi bazı durumlarda idrar depolandığında uyku sırasında mesane kasında kasılmalar olmakta ve idrar kaçabilmektedir. Bunların yanı sıra bazı özel durumlar da gece ıslatmalarına neden olabilir. Üriner sistem enfeksiyonlarının bazen başka belirtilerin yanı sıra gece ıslatmalarına neden olduğunu bilmekteyiz. Gece ıslatmalarının normal mesane santral sinir sistemi gelişiminin bir parçası olduğunun ve bunun gecikmesinden kaynaklanabileceğinin ve kendi kendine düzeleceğinin de unutulmaması gerekir.’’ dedi.
Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Ürolojisi Uzmanı Op. Dr. Akın Karagözoğlu gece altını ıslatan çocuklarda yapılan tetkik ve tedaviler hakkında şunları paylaştı: ’’Hiç şüphesiz ki ilk yapılacak iş bir işeme günlüğünün doldurulmasıdır. Günlükler durumun sıklığı ve şiddeti hakkında bilgi sağladığı kadar gündüz belirtilerinin varlığını da araştırır ve hekime önemli bilgiler sağlar. İdrar yoğunluğunun ve enfeksiyon varlığının araştırılması amacıyla basit bir idrar analizi ve üriner sistem ultrasonu faydalı olacaktır. Eğer gündüz belirtileri de olan işeme bozukluğundan şüphe varsa uroflovmetri denen işeme testi bazı çocuklarda gerekebilir. Çok nadiren tedaviye dirençli olgularda daha invaziv testler uygulanır. Yatmadan bir saat öncesinden başlanan sıvı kısıtlaması, uykudan önce mesanenin boşaltılması bunlar arasında sayılabilir. Günümüzde beş yaşından sonra gece ıslatmaları devam eden çocuklar için kabul edilen başarılı iki tedavi yöntemi mevcuttur. Bunlardan ilki, gece idrar miktarını azaltan hormonun yetersizliği ya da salınım ritminde bozukluk varsa bu hormonun analoglarının verilmesidir. Bu tedavi yöntemi ilaç kullanılmaya başlanır başlanmaz sıklıkla sonuç vermektedir. Aileler ve çocuk için motivasyon da sağlayan bu yöntemin tek dezavantajı ilaç kesiminde tekrarlama riskinin olabilmesidir. Bu nedenle tedavi bitiminde ilacın çocuğa özel bir şekilde kesilmesi uygun olacaktır. İkinci tedavi yöntemi ise alarm cihazları ya da ailenin çocuğu uyuduktan 1-2 saat sonra uyandırmasıdır. Bu yöntemler sabırla ve en az üç ay süre ile düzenli olarak uygulanmalıdır. Tedaviye alınan yanıt ancak bu süre sonunda oluşmaya başlamakta ve tekrarlama oranı düşük olmaktadır. Hem çocuğun, hem de ailenin motivasyonunun bu uzun tedavi süresince korunması önemlidir. Tedavinin kesilmesi hastaya özel doz azaltma protokollerine göre yapılır ise problemin tekrarlama riski azalacaktır. Ailenin bu süreçte çocuğa anlayışlı ve sabırlı davranması onun motivasyonunu yükseltecek ve tedavi başarısını da artıracaktır.’’ diye konuştu.