Obezite, içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Sadece yetişkinleri değil,çocukları ve gençleri de büyük ölçüde etkileyen obezite, gerekli tedbirler alınmadığı zaman bir çok hastalığı da beraberinde getiriyor.Çocukluk çağı obezitesi ile ilgili bilgi veren Özel Gaziantep Anka Hastanesi Diyetisyeni Merve Boztoprak, obezitenin birçok nedene bağlı olduğunu dile getirerek,aileleri bu konuda uyardı
Genetik faktörlerin de neden olabildiği bu hastalığın, yüksek oranda yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam biçiminden kaynaklandığını dile getiren Diyetisyen Merve Boztoprak, şu bilgileri verdi
“ Obezite; vücutta, sağlığı bozacak ölçüde, anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanır. Günümüzde, çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıkları arasında yer almaktadır. Genetik, fizyolojik, sosyokültürel, çevresel, psikolojik ve beslenmeye bağlı faktörler obezite oluşumuna neden olmaktadır. Çocukluk çağı obezitesi, daha büyük oranda beslenmeyle ve hareketsiz yaşam tarzıyla ilişkilidir. Günde 2- 3 saatten uzun süren televizyon izleme, bilgisayar, tablet veya telefon kullanma gibi hareketsiz aktiviteler, ev dışında beslenmeye bağlı tek bir öğünde yüksek enerji alımı, şekerli ve yağlı besin tüketiminin artması, şeker oranı yüksek içecekler, düzensiz öğün saatleri, öğünlerde sağlıklı sebze ve meyvelere yeterince yer verilmemesi ve yetersiz fiziksel aktivite, çocuklarda obeziteye neden olmaktadır.Yaşamın ilk yıllarında oluşmaya başlayan beslenme şekli, anne sütü ile beslenme süresi, tamamlayıcı besinlerin türü ve miktarı da obeziteyi etkilemektedir. Anne, baba ve çocuk arasındaki ilişkiler, ev ortamındaki problemler, derslerdeki başarısızlıklar, kendini değersiz hissetme ve arkadaşları tarafından dışlanma durumu da çocuğun ruhsal yapısını etkileyerek beslenme bozukluklarına neden olmaktadır “
Obez bir çocuğun obez bir ergen ve erişkin olma olasılığının normal ağırlıkta olanlardan daha fazla olduğuna dikkat çeken Özel Gaziantep Anka Hastanesi Diyetisyeni Merve Boztoprak, obezitenin endokrin sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, gastrointestinal sistem, deri, genitoüriner sistem, kas iskelet sistemi ve psikososyal durum üzerinde olumsuz etkiler yaratarak, ciddi sağlık problemlerini beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
Çocukların sağlıklı beslenmelerinde ve obezite riskinden kurtulmalarında ailelere büyük görev düştüğünü dile getiren Boztoprak, şunları söyledi:
“Çocuklarda öncelikli hedef, sağlıklı yaşam tarzı ve yeme alışkanlıklarının kazandırılmasıdır.Ebeveynler yeterli ve dengeli beslenme, çocuklar için uygun olan ve olmayan besinler, öğün düzeni gibi beslenme ile ilgili temel konularda diyetisyenden bilgi almalıdır.Çocuğun yiyeceği yemeğin türüne, yemek zamanına, yemeğin yenileceği mekana anne karar vermeli, tercih çocuğa bırakılmamalıdır.Yemek hazırlama ve pişirme sürecinde doğru yöntemlerin kullanılması son derece önemlidir. Kızartma, kavurma yerine fırında, ızgara ya da haşlama yöntemleri tercih edilmelidir. Öğün aralarında kalori değeri yüksek”abur cubur” yiyeceklerin tüketimi sınırlandırılmalı, taze meyve, sebze gibi lifli besinlerin tüketimi arttırılmalıdır.Uyumadan önce yüksek kalorili besinlerin tüketilmemesi önemlidir.Hızlı yemek yeme alışkanlığı mevcutsa, besinlerin daha çok çiğnenerek daha uzun sürede yenilmesi gerektiği çocuğa öğretilmelidir.Fiziksel aktivitenin arttırılması obezitenin önlenmesi ve tedavi edilmesinde çok önemlidir. Hareketsiz aktivite süresinin azaltılması ve çocuğun ilgili olduğu bir spor dalına yönlendirilmesi gerekmektedir. Mümkün oldukça ulaşımı yürüyerek sağlamak, asansör yerine merdiven kullanmak da enerji dengesini sağlamak için oldukça yararlı olacaktır.”
Diyetisyen Boztoprak ,çocuklarda obezite ile mücadelede, diyetisyen,hekim,psikolog, öğretmen ve ailelerin yer aldığı bir ekip çalışmasının son derece önemli olduğunu da vurguladı .