Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çocukluk Çağı Lenfomaları

Medical Park Gaziantep Hastanesi, Çocuk Hematoloji Kliniği Doç. Dr. Mesut Garipardıç çocukluk çağında görülen lenfomalar hakkında bilgi vererek, uyarılarda bulundu.

Medical Park Gaziantep Hastanesi,

Medical Park Gaziantep Hastanesi, Çocuk Hematoloji Kliniği Doç. Dr. Mesut Garipardıç çocukluk çağında görülen lenfomalar hakkında bilgi vererek, uyarılarda bulundu.

Doç. Dr. Mesut Garipardıç, lenfomalar lenforetiküler hücrelerden köken alan malign hastalıklar olduğunu belirterek, bu tip hücreler özellikle lenf bezlerinde bulunduğunu ve bu nedenle çoğu kez lenf bezlerinin tümöral büyümesi önde gelen klinik semptom olduğunu kaydetti. Garipardıç, “Bunun dışında, bademcikler, dalak ve timus gibi lenfoid organların yanında karaciğer, kemik, cilt, bağırsaklar gibi organlarda da hastalık görülebilir. Gelişmiş ülkelerde tüm çocukluk çağı kanserleri içinde lösemi ve beyin tümörlerinden sonra 3. sırada görülürken, ülkemiz ve bazı Ortadoğu ülkelerinde ikinci sıklıkta, ekvotaryal Afrikada ise birinci sıklıkta görülmektedir. Hastalığın sıklığı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte tüm dünyadaki çocukluk çağı kanserlerin yüzde 10-25’i oluşturmaktadır. Ülkemizde ise lenfomalar tüm çocukluk çağı kanserlerinin yüzde 20’sini, solid tümörlerinin ise yüzde 26.8’ini oluşturur” dedi. Hastalığın iki önemli alt grupta tanımlandığını anlatan Doç Dr. Garipardıç, “Lenfomalar Hodgkin ve Non-Hodgkin Lenfoma olmak üzere iki önemli alt grupta tanımlanır. Tüm lenfomaların yaklaşık yüzde 40’ını Hodgkin lenfomalar, yüzde 60’ını ise Non-Hodgkin lenfomalar oluşturur. Çocukluk çağındaki Non-Hodgkin lenfomaların hemen hepsi yaygın ve yüksek malignite derecesinde olduğundan 4 ana kategoride değerlendirilebilmektedir: Lenfoblastik lenfomalar, Burkit/Burkitt-benzeri lenfomalar, Diffüz büyük B hücresi lenfomalar ve Anaplastik Büyük T hücreli lenfomalardır. Hastalığın oluşmasında etken olarak kalıtsal veya edinsel bağışıklık sistem hastalıkları, önceden kemoterapi veya radyoterapiye maruz kalma, Ebstein Barr Virüs (EBV) gibi virüsler yanında genetik faktörler de suçlanmaktadır. Hastalar baş-boyun, karın ve göğüs kafesi gibi vücudun farklı bölgelerindeki lenf bezi büyümesi yanında, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk gibi farklı belirtilerle doktora götürülürler” dedi.

Hastalığın tanı ve tedavisi

Garipardıç, hastalığın tanı ve evreleri ile ilgili ise, “Tanı ve evreleme tutulum bölgesinden yapılan biyopsinin histopatolojik incelemesi, klinik bulgular yanında radyolojik olarak (MR, PET sintigrafisi gibi) ile yapılır. Hastalığın yaygınlık derecesi yani evresi tedaviye cevabı belirleyen en önemli göstergedir” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Garipardıç, hastalığın tedavisi ile ilgili ise “Tedavinin ana omurgasını oluşturan kemoterapi yine hastalığın evresine göre farklılık gösterir. Radyoterapi ise Vena Kava Superior sendromu, medulla spinalis basısı gibi acil durumlar yanında merkezi sinir sistemi tutulumu olduğunda kullanılabilmektedir. Çocukluk çağı lenfomalarında hastalıktan kurtulma oranları günümüzde yüzde 90’a kadar ulaşmış olup, hastanın risk grubuna göre düzenlenmiş tedavi protokolleri yanında hastanın yaşam kalitesini artıran destek tedavileri ile bu yüksek sağkalım oranlarına ulaşılabilmektedir” diye konuştu. – GAZİANTEP