Yeni moda da eleştiri yapanlara “Fetö ağzıyla konuşuyorsun” deyip susturmak.
Ya eleştirinin ne olduğunu bilmiyorlar, ya ağız denen şeyden haberleri yok.
Eleştiri:
1. bir insanı, bir konuyu, bir yapıtı, doğru ve yanlış yönlerini bulup göstermek ereğiyle inceleme işi.
“Eleştiri sözcüğü eleştirmek eyleminden türemiştir”
eş anlamlısı: tenkit
2.
Böyle bir inceleme sonucu genellikle yanlış görülenleri belirtme işi.
Ağız:
1.Yüzde, avurtlarla iki çene arasında yer alan, sesin çıkışına, solumaya, besin almaya yarayan, içinde dil ve dişler bulunan boşluk.
2.Bu boşluğun alt ve üst dudaktan oluşan bölümü.
3.Dil bilgisinde Ağız:
Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi .
TDK’nın bu verilerinden yola çıkarak, asıl Fetö ağzı nasıl olur bir kaç örnek vereyim istedim.
Şimdi ben de Fetö ağzıyla konuşacağım:
“Efendim, bizim Şamil beni o kadar severdi ki, bana kitap bile yazdı, övgülerinin haddi hesabı yok, severim o kara yağız oğlanı deli doludur”
“Tayyip beyi gençlik yıllarından beri tanırım, Abdullah Gül’ü de. İyi arkadaşlarımdır. Bir dediğim iki olmadı. Asya Finansın açılışında görecektiniz, Çiller’le beraber etrafımda el pençe divan nasıl da duruyorlardı. Anlıyorum onları, beni günah keçisi etmese kendi başı belaya girer. Arada beddua falan ettim ama yürekten değildi. Yürekten olsa şimdi ağızları göbeklerinin ardındaydı”
“Rasim benim süt oğlanım. Nagehan da dolayısıyla süt gelinim olur. Kredilerimle besleyip camış gibi ettim onları”
“Erkan Tan şamar oğlanım. Kendi padişahlığımı ilan etsem onu sarayıma ırbıkcıbaşı yapacaktım. Mehteri iyi verdim ona”
“Adnan hoca. Ah Adnan hoca. Bir padişahlığımı ilan edemedim ki seni de sarayıma Sümbül efendi edeyim”
“Davutoğlu üveyim ama özüm gibi severim. Pelikanlara yem oldu o da benim yüzümden. Padişah olabilsem onu da baş vezir yapacaktım”
“Bülent Arınç bana gönül bağını her yerde açıkladı. Benim ağlak müridim. Her fırsatta benim 12 senedir yurt dışında olduğumu, ne dersem doğru dediğimi kalbiyle tasdik, diliyle ikrar eder.”
“Binali’ye gelince, dedesi buna çoban bile olamazsın dedi. Armatör ettik. Tayyip bey de bunun dedesini çatlatmak için başbakan etti. Sorunumuz onunla değil, dedesiyle. Türkçe olimpiyatlarındaki konuşmalarını dinledikçe tüylerim ürperir. Onca yıllık hoca efendiyim, cemaati onun kadar gaza getiremedim”
“Topalak oğlan Hüseyin Çelik’im açık açık söyledi darbeyi benim yapmadığımı. -İnsan kendisine ait olan bir şeyi ele geçirir mi?- dedi.
“Kara Bekir’im. Onun sadakatini herkes bilir. Bir keresinde bir TV programında ‘Ah ha ha. Ay hiç öyle şey olur mu? Fethullah Gülen bu ülke için değerdir, kıymeti bilinmelidir. Bu ülkenin milli değerlerinin yetişmesi için hizmetini yapıyor, her şeyi de açık’ demişti. O gün çok duygulandım. Kara kedimi dizime oturtup sabahlara kadar sevdim. Bir padişah olabilsem kesinlikle Tekkecibaşımdı”
“Bizim İ.Melih. Ona söz söyletmem. Allah var şimdi. Bülent beyin de dediği gibi, Ankara’yı parsel parsel yedirdi bana. Sonu böyle hüsran olmasa iyiydi. Fatma kızım için kaygılanıyorum şimdi. Onun da benim yüzümden başına bir iş gelmesinden korkuyorum. İ. Kadır’in hali meydanda”
“Kuzu Burhan’a gelince, peçetemi yedi mi yemedi mi hatırlamıyorum. Bana o kadar bağlıdır”
“Efendim son olarak Tayyip beye şükranlarımı sunuyorum. Ne istediysem verdi. Taaa ki 17 Aralık’a kadar. Kabul ediyorum ben haksızım. Eşeğin kıçına su kaçırdım. Rabbena hep bana olmazdı.”
Deyip Fetö ağzıyla konuşmayı bitireyim.
Eğer ben bu kadar Fetö ağzıyla konuştuktan sonra ağzım kıçıma dönmediyse demek ki iyi konuşamamışım.