Gaziantepli olmaktan her zaman olduğu gibi bu depremde de gurur duydum, ne Mutlu ki Türkiye Cumhuriyetinin Vatandaşıyım.
Yaşanan Deprem sonrası Gaziantepli hayırseverler adeta birbirleriyle yarışıyordu. Tıpkı pandemi gibi, tıpkı dünyada ve ülkemizde yaşanan felaketler gibi kasalarını açtılar, gönüllerini açtılar, evin kapısını açtılar, yardıma ihtiyaç olan insanların yanına koştular.
Bu öyle bir koşturma ki, reklam istemiyorlar, Bir çoğu yaptığım haberden rahatsız oldu. HAYIRIN REKLAMI OLMAZ DİYE SİTEM ETTİLER. Ama biz gazeteciler olarak gördüğümüzü yazmak zorundayız. Doğruya doğru , yanlışa yanlış demek zorundayız. Bu nedenle bir çok iş adamının kendi isteği olmadan haberlerini yaptım. Haklarını helal etsin.
Başpınardaki sanayici tesisi kapattı, işçilerin ve ailesine ihtiyaçlarını karşıladığı yetmez gibi, birde nerede kimin ihtiyacı var diye soruyorlar araştırıyorlar, oraya yardıma koşuyorlar,
Battaniye dağıtan mı dersin. Isıtıcı dağıtan mı? Çorap, elbise, ayakkabı, mont , bot dağıtan dağıtana, hatta Gaziantep dışında yaşayan insanlar günü birlik arayarak bir şey yapabilir miyim? Diyorlar. Afad ve Ahbap valilikten görüşme yapmışlar, ama gözden kaçan var mı diye tanıdıklardan bilgi alıyorlar.
Öyle bir durum ki, fakir zengin, elindekini bölüşüyor, Eve girebilenler yemek yapıp cadde de geçenlere dağıtıyor, kimi kapı önünde yemek yapıp dağıtıyor. Kimi evdeki fazla eşyaları ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor,
Her zaman dediğim gibi iyi insanlar çok. Her ne kadar Tv gazetelerde kötü insanların haberini yapsakta, iyi insanlar çok olduğun görüyoruz. İyi insanların ırkı, dini , dili önemli değil, İyi insan iyi insandır. Kötü insanda kötü insandır.
Evet Gaziantepli olmaktan, Türk olmaktan gurur duyuyorum. Allah sizden razı olsun Güzel insanlar.