Türk Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak; sağlık sektöründe yaşanan gelişmeler hakkında Şehit Dr. Ersin Arslan toplantı salonunda bir değerlendirme yaptı. Kazak şu ifadelere yer verdi:
Halk Sağlığında Görevli 2000 Personelin Res’en Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Emrine Atanması Kabul Edilemez Bir Uygulamadır.
Toplum Sağlığı Merkezlerinde PDC fazlası olan veya evde sağlık hizmetleri kapsamında kamu hastanelerine gönderilmek istenen sağlık çalışanlarının devir işlemlerinin res’en yapıldığı ve ÇKYS sistemine düştüğü görülmüştür. Res’en atama her ne şekilde yapılırsa, yapılsın çalışana zulümdür. Çalışana tercih hakkı verilmeden, gönüllülük esas alınmadan ben yaptım oldu denilerek yapılan bu tür atamalarının kamu yararı ile de bir alakası yoktur.
Üstelik evde bakım hizmetleri nedeniyle yapılacak devirlerde Türkiye Kamu Hastaneler Birliği Kurumunun söz konusu personelin gönüllülük esasına uygun olarak belirlenmesi hakkında talimatı var iken, bunun aksini yapmak yanlıştır ve kabul edilemezdir.
Personelin böyle bir atamaya tabi tutulması mevzuata da aykırıdır. Hukuki olarak ta kabul edilebilirliği yoktur. Objektif ve kabul edilebilir bir kriter olmaması nedeniyle, açık bir çağrı yapıyor ve res’en yapılan bu atamaların iptal edilmesi gerektiğini söylüyoruz.Mağdur olan bütün sağlık çalışanlarına her türlü hukuki desteği yapacağımızı deklare ediyoruz.
Yönetici Atamalarında Adalet ve Liyakat Esas Alınmalıdır
Sağlık Bakanlığı bu ay içinde 4000 sözleşmeli yöneticinin atamasını gerçekleştirecektir. Bu atamalarda ne yazık ki objektif bir kriter yoktur.
Kişiler hiçbir sınava tabi tutulmadan sözleşmeli idareci olabilmekte, sağlık kurum ve kuruluşlarını yönetebilmektedirler.
Sağlık çalışanlarının temel beklentileri adaletin tesis edilmesidir.
On binlerce sağlık çalışanı görevde yükselme sınavını beklerken, birilerinin hiçbir objektif değerlendirmeye tabi tutulmadan sağlık kurumlarında yönetici olması haksızlıktır ve kul hakkına girmektedir.
Sağlık Kurum ve Kuruluşları, objektif ve rekabete açık bir sınavda başarılı olmuş, mesleklerinde yetkin insanlar tarafından yönetilmelidir.
Ayrıca herhangi bir güvencesi olmadan üst idarecilerin iki dudağı arasına sıkışmış bir yöneticinin hizmet gereklerinden ziyade tek amacının üstlerini memnun etmek olması gibi kamu idaresi açısından son derece zararlı bir anlayıştır.
Bizim talebimiz ülkemizin ve devletimizin menfaatidir. Beklentimiz ise adaletin tesis edilmesi, ehliyet, liyakat ve tecrübenin temel kriterler olmasıdır.
İşin ehline verilmesini istiyoruz. Bu durumda hem çalışanlar rahatlayacak, hem emanet ehline teslim edildiğinden, hizmet alanlar daha kaliteli sağlık hizmeti alacak, hem de kendini geliştirmek ve mesleğinde en üst seviyeye gelmek isteyen çalışanların önü açılmış olacaktır.
Hükümetin birlik, beraberlik söylemlerinin lafta kalıp kalmadığını bize bir kez daha gösterme fırsatı olacaktır. Yenikapı ruhunun boğazlanmaya devam edilip, edilmediğini de sağlık çalışanları test edeceklerdir.
Enflasyon Farkı
Türkiye’de memurun enflasyonla mücadelesi 2017 yılında da değişmedi.
Kamu çalışanlarının ilk altı aylık zammı enflasyonun 2.89 gerisinde kaldı. Kamu çalışanları bu ay % 4 zamla birlikte % 2.89 enflasyon farkı alacaklar. 2015 yılında imzalanan toplu sözleşmenin defolu olduğunun en açık göstergelerinden olan bu zam oranları ve memur maaşlarının sadece enflasyona göre değişme gösterdiği düzen ne yazık ki yetkili konfederasyonun toplu sözleşme masasındaki tavrının bir sonucudur.
Hükümetin tekliflerinin tereddütsüz kabul eden, gizli kapılarda imza atan ve göstermelik sendikacılık yapanlar memurun ekonomisinin bu hale gelmesinin temel sorumlusudurlar.
Bunun net bir örneği de kamu işçileri için yapılan toplu iş sözleşmesi ile memurların maaş zamları değerlendirildiğinde açıkça görülmektedir.
Memurlar için 2017 yılında zam oranı % 4+3 zam iken, kamu işçileri için 2017 yılı zam oranı %7,5+5’dir.
Ayrıca işçiler için 500 TL olan ek ödenek 750 TL’ye yükseltilmiş ve brüt ücreti 3.000 TL’nin altında olan işçilere de 90 TL zam yapılmıştır.
Hükümet aynı hükümet, Bakanlık aynı bakanlık iken, memurlara reva görülen zam oranları ve buna sebep olan yetkili sendika, kamu çalışanları tarafından sorgulanmalıdır. Memurlar için, Toplu Sözleşmede imzalanan 20 madde halen hayata geçmemiş iken, kamu isçilerinin anlaşmaları ocak ayından itibaren hayata geçecektir. Masada mücadele etmeyen ve siyasi irade karşısın da sus pus olmayı adet edinen anlayışın, kamu çalışanlarına bir şey kazandırmayacağı açık ve nettir.
Her Toplu Sözleşme süreci de bu söylemlerimizi perçinlemekte ve tescillemektedir. Kamu çalışanları bu sarı sendikaya tepki göstermediği müddetçe Toplu Sözleşme masasından boynu bükük ayrılmaya mahkûm olacaklarıdır.