Sahurda tok tutan yiyecekler nelerdir?

Sahurda tok tutan yiyecekler nelerdir? 2020 Ramazan ayı için iftar ve sahur önerileri 2020 yılının Ramazan ayı koronavirüs salgının tedbirleri ile geçecek. Bu tedbirler içinde sağlımıza dikkat etmek vücudumuzun bağışıklık sistemini korumak da var. Bu yüzden gerek sahurda gerek iftarda iyi ve doğru beslenmeliyiz. Bunun için uzmanlarsan sahurda tok tutan yiyecekler ve iftarda nasıl beslenilmesine […]

Sahurda tok tutan yiyecekler nelerdir? 2020 Ramazan ayı için iftar ve sahur önerileri

Sahurda tok tutan yiyecekler nelerdir? 2020 Ramazan ayı için iftar ve sahur önerileri

2020 yılının Ramazan ayı koronavirüs salgının tedbirleri ile geçecek. Bu tedbirler içinde sağlımıza dikkat etmek vücudumuzun bağışıklık sistemini korumak da var. Bu yüzden gerek sahurda gerek iftarda iyi ve doğru beslenmeliyiz. Bunun için uzmanlarsan sahurda tok tutan yiyecekler ve iftarda nasıl beslenilmesine dair görüşler aldık.

SAHURDA TOK TUTAN YİYECEKLER

Sahurda tok tutan yiyeceklerin en başında yumurta yer alıyor. Uzmanlara göre haşlanmış yumurta veya zeytinyağında pişirilmiş yumurta, zeytin ve ceviz içi ile beraber yenerek oruç esnasında sizi yeteri kadar oruç tutabilir. Ayrıca yine uzmanlara göre, pidedeki lif ve buğday irmiği nedeniyle aşırıya kaçılmadan yenebilecek Ramazan pidesi, sizi tok tutabilir. Süt ve süt ürünleri de sahurda yenildiği vakit sizi gün içerisinde tok tutacaktır.

Sahurda tok tutabilecek konusu hakkında açıklamada bulunan Canan Karatay, sahurda yenmesi ve yenmemesi gereken besinler hakkında şöyle diyor; “Bir Türk kahvesi fincanı taze sıkılmış meyve suyu, karbonhidrat ve günlük C vitamini kaynağı olarak yeterli olacaktır. Fazlasına gerek yoktur. Ayrıca tatlı, bal, reçel gibi yüksek glisemik indeksli karbonhidratlar yenmemelidir. Susamaya neden olurlar.”

SAHURDA HANGİ YİYECEKLER YENİRSE SUSATMAZ?

Sahurda yiyebileceğiniz bazı yiyecekler tok tutmakla beraber sizi ilerleyen saatlerde ekstra susamanıza neden olmayacak. Sahurda susatmayacak yiyeceklerin başında çiğ olarak yenebilen sebzeler geliyor. Semizotu, roka gibi yeşillikler ilerleyen saatlerde, oruç esnasında sustmayacaktır. Tatlı, bal, reçel gibi yüksek glisemik indeksli karbonhidratlar yenmemelidir. Susamaya neden olurlar. Sucuk, pastırma gibi baharatlı yiyecekler de gün içerisinde susuzluğa sebep olur. Sahurda yiyeceğiniz salatalık ve karpuz gibi (aşırıya kaçmadan) sizi gün içerisinde susuzluk konusunda yardımcı olur.

ORUÇ ESNASINDA HALSİZLİK NASIL GİDERİLİR?

Doğal tuzlar ile evde yapılan ayran, oruç halsizliğini alıp götürüyormuş. Karatay bu hususta “Tuz mağaralarından elde edilmiş doğal kaya tuzu 84 minerali ile halsizlik sorununun önüne geçer” açıklamasında bulundu.

10 Adımda Sağlıklı Ramazan Önerileri

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Derya Fidan, Ramazan ayı için hem sağlıklı hem de pratik beslenme önerilerini sizler için yazdı.

Orucunuzu Çorba İle Açın!
Uzun süre aç kalan mideyi sıcak veya ılık içimi ile rahatlatan tek besin çorbadır. Çorbanın yavaşça içilmesi; uzun süreli açlıkta oluşan, yemeği bir anda yeme isteğini de engeller.

Haftada Üç Kez Ton Balığı Tüketin!
Sindirimi kolay olan ton balığı sofralarımızda bulunması gereken protein kaynağıdır. Okyanus balığı olduğu için ağır metal içermez. Susatmayan ve gün içinde sürekli tok hissetmenize olanak sağlayan bir besindir. İftardan doyarak kalkmak istiyorsanız, ton balığı denemelisiniz.

Günde Üç Litre Su İçin!
Oruç tutarken vücudu susuz bırakmanın en büyük tehlikesi, iftara kadar aç kalınan süreçte yorgunluğun nüksetmesidir. Bu nedenle iftara bol su içerek başlamak, sahura kadar su içmeyi unutmamak ve sahuru su içerek bitirmek yorgunluğu önleyen en pratik yoldur.

Şarküterileri Kaldırın!
Salam, sosis, sucuk, füme etler ve jambon gibi besinler oruç süresince içerdiği fazla sodyum ve nitratlar sebebi ile susuzluğun artmasına neden olur. Sahurdan sonra, özellikle yaz aylarında, vücudun su ihtiyacı arttığı düşünülecek olunursa oruç tutmak zorlaşır.

Taze Sebze Tüketin!
Kana yavaş geçen ve kan şekerini çok az yükselten, nişasta içermeyen sebzeler; bolca yenilebilecek düşük kalorili, sağlıklı besinlerdir. Nişasta içeren patates, tatlı patates, mısır, havuç ve balkabağı özellikle püre ya da haşlama şeklinde yenilmemelidir. Oruç tutarken bu besinleri yediğinizde karnınız doysa dahi kan şekerini hızlı yükseltip sonra düşürmesi nedeniyle yemek sonrasında uyuklamaktan ve sabah yorgun kalkmaktan kurtulamazsınız.

Hurmadan Vazgeçmeyin!
Hurma; potasyum içeriği oldukça zengin bir meyvedir. Ramazan ayında sinir sisteminin ve kasların düzenli çalışmasında, vücutta sıvı-elektrolit dengelenmesinde oldukça aktif rol alıyor. İçerdiği demir oranı ile de kırmızı hücrelerin yapımını destekliyor ve kansızlığa iyi geliyor.

İftar Yemeklerini, Sahurda Tüketmeyin!
Genelde gün içinde tok kalmak için iftardan artan yemekleri sahurda yeme alışkanlığı bulunur. Bu durum mide problemi yaşanması riskini oluşturur. Sahur öğününü; az yağlı, bol protein ve sağlıklı karbonhidratlı ama pratik hazırlanacak besinlerden oluşmasına özen gösterin. Tam buğday ekmeği ile yapılacak tost ve yanına ayran; ton balıklı sandviç ve yanına açık çay; menemen, yanında yoğurt, tam buğday ekmeği ya da çorba tüketebilirsiniz.

Aşırı Egzersizden Uzak Durun!
Oruçluyken gün içinde herhangi bir egzersiz yapmak doğru değildir. En doğrusu iftar öğünü yedikten sonra 20-30 dakikayı geçmeyecek hafif yoğunlukta ve haftada üç kere egzersiz yapmaktır. İftar sonrası yapılan yürüyüş bağırsak hareketlerini arttırarak kabızlığın oluşmasını önler ve gece rahat uyumanızı sağlar.

Papatya Çayı İçin!
Flavonoit içeren papatya çiçeği hafif yatıştırıcı ve kas gevşetici etkiye sahiptir. Ramazan boyunca kaliteli uyumanıza yardımcı olur. İçine limon dilimleri ekleyerek yatmadan önce büyük bir fincan için. Bitkisel çaylar dışında açık siyah çayın da; hem iftar, hem sahurda mutlaka içeceğiniz sağlıklı su alternatifi olduğunu unutmayın.

Sütlü Tatlılar Tercih Edin!
İftara doğru kan şekerinin düşmeye başlamasıyla oluşan açlık hissi, tatlı yeme arzusunun artmasına yol açar. Ramazan sofralarında bulunan yemekler, genellikle karbonhidrat ve yağ yönünden zengindir. Bu nedenle haftada üçü geçmeyecek şekilde iftardan en az 45 dakika sonra kilo alımını önlemek için enerji yoğunluğu düşük olan; güllaç, sütlaç, muhallebi, kazandibi ve keşkül gibi sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz.

RAMAZAN’DA EN SIK YAPILAN 7 YANLIŞ!

Ramazan ayı, her yıl tüm dünyada büyük bir coşku ve heyecanla karşılanıyor. Ancak ülkemizde Ramazan denildiğinde akıllara ilk önce, bin bir çeşitten oluşan yemek ziyafetleri geliyor. Gün boyunca yaşanılan açlıklar, insanları sahur ve iftar sofralarında aşırı yemeğe ve sağlıksız beslenmeye yönlendirebiliyor. Bu tür yanlışlar da vücutta bazı sağlık problemlerinin yaşanmasına zemin hazırlayabiliyor. Central Hospital’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Buket Yavuz Koçoğlu, Ramazan ayında beslenme hakkındaki doğru bilinen yanlışları açıklıyor.

Yanlış
Ramazan, bir süredir uzun günlere denk geldiği için oruç tutanların vücudu susuz kalır. Bu nedenle vücudun gün içinde alamadığı sıvıyı yerine koyabilmek için iftardan sonra tüm sıvı çeşitleri tüketilebilir.

Doğru
Tüm gün boyunca su ihtiyacını gideremeyen vücut, sıcakların da etkisiyle daha fazla sıvıya gereksinim duyar. Bu sebeple oruç tutanlar, iftar sonrası harareti alır düşüncesiyle limonata, şerbet, kola ya da gazoz gibi içeceklere yönelebiliyorlar. Fakat bu tür şekerli ve asitli içeceklerin tüketiminin doğru olmadığı bilinmelidir. Sindirimin boş olduğu zamanlarda öncelikle su tüketilmelidir. Çünkü uzun saatler boyunca susuz kalan vücut yalnızca suya ihtiyaç duyar. Ayrıca iftar ve sahur vakitleri arasında birden bire yüklenmemek ve tüm geceye yaymak kaydıyla 2 litre su tüketilmesi gerekir.

Yanlış
Oruç tutan kişiler, açlık kan şekerinin düzenlenmesi için reçel, bal, pekmez gibi besin ürünleri tüketmelidir.

Doğru
Oruç tutan insanlar, uzun süren açlıklar sonucu kan şekeri düşmesi gibi sorunlar yaşayabiliyor. Kan şekeri değerlerini düzenleyebilmek için ise iftar öğünlerinde reçel, bal, pekmez gibi içinde fazlaca şeker barındıran besin ürünlerinin tüketimine yönelebiliyor. Fakat uzun bir orucun ardından bu tür besinlerin tüketimi kan şekerinin hızla yükselmesine ve yine aynı hızla düşmesine neden olabilir.

Bunun yanı sıra insanlar, oruçlarını iftariyeliklerle açmaları gerektiğine dair bir inanışa sahiptir. İftariyeliklerin mideyi zorlamadığına ve rahatlattığına inanırlar. Aslında bu düşünce yanlış değildir. Çünkü 18 saat boyunca boş bırakılan mideye yağlı ve ağır et yemekleri yerine, sindirimi kolay iftariyelikler almak daha uygun olacaktır. Bu nedenle iftara çok sıcak olmayan bir çorba ile başlanabilir. Daha sonra tercihe göre ufak iftariyeliklere geçilebilir. Kahvaltılık besinler ise daha çok sahur menüsü için uygun olduğundan iftarda çok fazla tercih edilmemelidir. Fakat yine de kahvaltılık besinler tüketilmek isteniyorsa 30 gr. kadar küçük bir peynir ve 2-3 adet zeytin yeterlidir.

Yanlış
Uzun süren açlıktan sonra iftarda tüm yiyecekler yenilebilir.

Doğru
İnsanların büyük bir çoğunluğu, uzun saatler aç kaldığı gerekçesiyle iftar saatinde tüm yiyecekleri yiyebilme hakkına sahip olduğunu düşünür. Çünkü uzun süren açlıklar insanların bilinçaltına daha fazla yemek yiyebileceği hakkına sahip olduğu düşüncesinin yerleşmesine yol açabilir. Fakat bu psikolojik dürtünün yanlış olduğu bilinmelidir. Oruç vakitlerinin uzun oluşu her istenilen yemeğin yenebilmesi anlamına gelmediği ve vücudun yalnızca ihtiyaç duyduğu kadarının karşılanması gerektiği de unutulmamalıdır. Örneğin; normal kiloya sahip bir kişi günde yaklaşık olarak 2 su bardağı süt/yoğurt, avuç içi büyüklüğünde et, tavuk ya da balık, iftar ve sahur olmak üzere her öğünde de pişmiş sebze ve salata tüketmesi yeterli olacaktır. Ayrıca yine her öğünde 1 kase çorba, 1 dilim pide veya küçük bir tabak bulgur ya da makarna, sahurda ve iftardan sonraki ara öğünlerde meyve tercih edilebilir. Bunun yanı sıra, 1 adet yumurta, 10 adet fındık, ceviz ya da badem ve 50 gr kadar peynir de tüketilebilir.

Mide-bağırsak sisteminin yorulması, tansiyonun aniden yükselmesi ve şekerin hızla yükselmesi gibi durumlardan kaçınmak için yemekleri doğru sırayla ve az miktarlarda tüketmek gerekir. Örneğin; iftarda az çorba, küçük iftariyeliklerle birlikte 1 dilim pide (25 gr), içerisinde et bulunan bir sebze veya çok yağlı olmayan bir et yemeği yenilebilir. Ya da 6 kaşık miktarında olacak kadar bir sebze yemeği, arzu ediliyorsa küçük bir tabak bulgur veya makarna, taze salata, yoğurt, ayran veya cacıktan oluşan bir menü tercih edilebilir. İftar için böyle hazırlanacak bir menü yeterince uygun olacaktır.

Yanlış
İftar yemeğinin hemen ardından tatlı yenilebilir.

Doğru
Ramazan’da en sık yapılan yanlışlardan biri de iftar öğününün üzerine bir de tatlı yemektir. Böyle bir eylem her şeyden önce sağlıklı beslenme düzenine aykırıdır. İftarda yenen yiyecekler vücuda yeteri kadar enerji, protein, karbonhidrat ve yağ yüklemesi yaptığından bir de üzerine tüketilen tatlı, kilo artışına zemin hazırlayabilir. İftar sonrası tatlı gereksinimi duyuluyorsa bu duruma hurma, kuru üzüm ya da kuru incir seçenekleri çözüm olabilir. Fakat mutlaka bir tatlı yemek isteniyorsa Ramazan tatlısı olarak bilinen güllaç iyi bir alternatif olabilir. Çünkü güllaç, içerisinde yağ bulundurmadığı gibi şeker seviyesi de ayarlanabilir bir tatlıdır. İftardan 2 saat sonra şeker yoğunluğu çok fazla olmamak kaydıyla 1 dilim güllaç yenilebilir. Bu durum tabii ki şekeri az olan tatlıların her gün tüketilebileceği anlamına gelmez. Bu nedenle tatlı alternatifi menüye haftada yalnızca 1 gün eklenmelidir.

Yanlış
Sahur öğününde pilav ve komposto tüketmek gün boyu tok kalmayı sağlar.

Doğru
Sahur da en az iftar öğünü kadar önem taşır. İnsanların büyük bir çoğunluğu ise sahurda yenilecek pilav ve şekerli kompostoların gün boyunca tok kalmayı sağladığına inanır. Fakat böyle bir beslenme şekli günümüz yaşamında kendini şehir hayatına kaptıran ve düzenli olarak fiziksel aktivite yapmayan insanlar için uygunsuzdur.

Genellikle insanlar sahuru günün son öğünü olarak algılasa da aslında günün ilk öğünüdür. Vücut ise tüm gün boyunca sahurda yenilen besinlerin enerji ve proteinini kullanır. Bu nedenle sahurda yenecek yiyecekler vücut direnci için büyük önem taşır. Sahurda 1 yumurta, 2 dilim peynir, 3 ya da 5 adet zeytin, 1 su bardağı süt veya yoğurt, 1 avuç dolusu taze meyve ve 10 adet fındık/badem veya 3 tam ceviz içi tüketilebilir.

Ramazan’da alınacak en uygun karbonhidrat kaynağı, tam buğday unundan üretilmiş ekmeklerdir. Bu nedenle 2-3 dilim tam buğday ekmeği yenilebilir. Fakat Ramazan’ın olmazsa olmazlarının başında pide gelir ve insanlar sırf bu pideler için uzun kuyruklara girmeye razı olurlar. Eğer kişinin herhangi bir sağlık sorunu bulunmuyorsa haftada 1-2 defa olmak şartıyla pide tüketebilir. Bu tarz bir beslenme şekliyle yapılacak sahur ile kasların protein ihtiyacı karşılanır ve uzun dönem açlığın neden olacağı kas kaybı da önlenmiş olur.

Yanlış
Oruç tutmak, kişinin zayıflamasını sağlar.

Doğru
Ramazan ayı, vücudu seri besin yüklemesinden uzaklaşması ve kişinin biraz da olsa kilo vermesi için uygun bir dönem olarak sayılabilir. Fakat orucun zayıflama amaçlı tutulması sakıncalı durumların ortaya çıkmasına neden olabilir. Aç kalmanın kilo vermekle aynı anlam taşımadığı akıllardan çıkarılmamalıdır. Hatta uzun süren açlıklarda enerjiyi doğru kullanamayan vücudun her yiyeceği yağ olarak depolayabileceği de unutulmamalıdır. Doğru yapılmış bir sahur sonrası iftar öğününde yenilecek az çorba, etli bir sebze yemeği çeşidi, 1 dilim pide ya da alternatif olarak 3-4 kaşık bulgur, yoğurt ve bol salata kilo verdirmeye yardımcı olabilir. İftar ve sahur arasında bol su içmeye de özen gösterilmelidir. Düzenli su tüketiminin kilo verdirmede ve dolaşıma katılan yağların vücuttan atılmasında büyük önem taşıdığı bilinen bir gerçektir.

Yanlış
Oruçluyken egzersiz yapılabilir.

Doğru
Ramazan ayında sağlıklı beslenmek kadar vücut şeklini ve kiloyu korumak da özen gerektirir. Bu nedenle yapılan fiziksel aktivitelere de dikkat edilmesi gerekir. Çünkü oruçluyken aç karınla yapılan spor hareketleri vücut için oldukça sakıncalıdır. Gün içinde gereksinim duyduğu enerjiyi bulamayan vücut, kasları enerji kaynağı olarak kullanabilir. Bu da tartıda kilo düşüşü olarak gözlemlense de sonucu yağ değil kas azalması olacaktır. Spor yapılacaksa iftardan 2 saat sonrası tercih edilmelidir. Tabii her ne kadar 2 saat sonrası uygun görülse de vücudun hala dolu olduğu göz önünde bulundurulmalı ve zorlayıcı hareketlerden kaçınılmalıdır. Bu nedenle yemekten sonra yarım saatlik bir yürüyüş önerilebilir.

Genel bir değerlendirme yapıldığında Ramazan ayı, beslenme olarak yılın diğer zamanlarına göre çok da farklılıklar bulunduran bir dönem değildir. Yalnızca kendine özgü bir düzene sahiptir. Bu nedenle doğru hazırlanan öğünlerle kişi, vücudunun gereklerini doğru şekilde karşılarken, fazla kilolardan korunabilir hatta istenmeyen kilolarından da kurtulabilir.

Exit mobile version